NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
وَعُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
وَهَذَا
لَفْظُ
إِسْنَادِهِ
وَكِلَاهُمَا
عَنْ وَكِيعٍ حَدَّثَنَا
الْحَسَنُ
بْنُ صَالِحٍ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
مُحَمَّدِ
بْنِ عَقِيلٍ
عَنْ جَابِرٍ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَيُّمَا عَبْدٍ
تَزَوَّجَ
بِغَيْرِ
إِذْنِ
مَوَالِيهِ
فَهُوَ
عَاهِرٌ
Câbir (r.a.)'den;
demiştir ki: "Resûlullah (s.a.v.)
"Efendisinden
izinsiz olarak evlenen her köle zinakârdır" buyurdu."
İzah:
Tirmizî, nikah; İbn
Mâce, nikah; Dârimî, nikah; Ahmed b. Hanbel, III, 301, 377, 382.
Bu hadis-i şerif,
"Efendisinin haberi olmadan evlenen kölenin nikâhı sahih değildir"
diyenlerin delilidir. Çünkü bu şekilde evlenen bir kölenin zina etmiş sayılması
nikâhının bâtıl ve hükümsüz olduğuna delâlet eder.
İmam Evzaî ile İmam
Şafiî, Ahmed ve İshak b. Rahûye'ye göre, kölenin efendisi bu nikahı
öğrendikten sonra buna razı olsa bile, nikah yine geçerli olamaz.
Hanefi ulemasına göre
ise, mükâteb bir kimsenin organlarının bir kısmı azat edilmiş Ümmü Veled dahil
olmak üzere, hiçbir köleyi nikahlaması geçerli değildir. Ancak velisinin sarih
veya ibaresiyle delâlet eden bir lâfızla izin vermesi halinde geçerli olur.
Fakat yine de köle bu nikahı yenilemelidir. Yenilemeden ailesine yaklaşması
mekruh olur.
Kölenin efendisi bu
nikahı öğrendiği zaman razı olmadığını veya izin vermediğini ifâde edecek
olursa nikah bâtıl olur. Kölenin de bu nikahtan dolayı kadına bir mehir vermesi
gerekmez. Fakat zifafa girilmişse o zaman köle kadına mehr-i misi ödemekle
mükellef olur. Hürriyetine kavuşunca onu öder. Bu görüş imam Ahmed'den de
rivayet olunmuştur. İmam Mâlik'e göre ise, bu nikah geçerli ise de lâzım
değildir. Binaenaleyh isterse kölenin efendisi bu nikahı feshedebilir.
Dâvud-i zâhiri'ye göre
ise, nikah sahihtir. Çünkü evlenmek farzdır. Farz-ı aynı işlemeye kimse engel olamaz.
Binaenaleyh bu konuda kölenin efendisinin izni olmadan evlenmesi önemli
değildir. Fakat İbn Mâce'nüı rivayetinde böyle bir nikahla evlenen kölenin zina
etmiş olacağı açıkça ifâde edilmiş olduğundan Davud-i Zâhirî'nin bu görüşünün
isabetsizliği son derece açıktır.